İSTANBUL
Ah! İstanbul, İstanbul!
Ben sende kayboldum, beni ara bul
Bir yanın karlıdır, bir yanın yağmur
Artık ben sende yok’um İstanbul
Ne şehirler vardı bilsen gönlümde
Tek seni bıraktım inan kalbimde
Ne ormanlarında, ne göllerinde
Artık ben sende yok’um İstanbul
İbretle dolaştım dört bir yanını
Hem Dolmabahçe’ni, hem Topkapı’nı
Dünyada bulmadım senin tadını
Artık ben sende yok’um İstanbul
Nasılda koşardım seninle aşka
Anadolu’n başka, Avrupa’n başka
Ne Kadıköy’ünde, ne Beşiktaş’ta
Artık ben sende yok’um İstanbul
Ben sende alıştım çamura, toza
Yinede giderdim cümbüşe, saza
Nasılda bakardık senle boğaza
Artık ben sende yok’um İstanbul
Sakın ha, arama sahil yolunda!
Ne sağ tarafında, ne de solunda
Ne Üsküdar’ında, ne Beyoğlu’nda
Artık ben sende yok’um İstanbul
Zenginle zenginsin, fakirle fakir
Herkesin dengisin olmazsın hakir
Ne Ümraniye’nde, ne de cihangir
Artık ben sende yok’um İstanbul
Birden şansım döndü olağanüstü
Sanki bütün şehir bir bana küstü
Ne sabahlarında, ne akşamüstü
Artık ben sende yok’um İstanbul
Ne gelip geçerim köprülerinden
Ne de su içerim çeşmelerinden
Bir daha geçemem Eminönü’nden
Artık ben sende yok’um İstanbul
Kaderim beni de yolumdan etti
İstanbul seninle seyahat bitti
Bir bilsen benimle ne sırlar gitti
Artık ben sende yok’um İstanbul
Son defa uzaktan bir sana baktım
Taptım be İstanbul ben sana taptım
Kim bilir ben gibi ne canlar yaktın
Artık ben sende yok’um İstanbul
Ey! Büyük İstanbul, Fatih’in soyu!
Sen beni arama bir ömür boyu
Benim son durağım zincirli kuyu
Artık ben sende yok’um İstanbul